Paylaş
Lychen, Almanya'da yaşayan üç yaşındaki Paul, büyükbabasının bahçesinde oynarken bir göle düştü.
Büyükbabası onu suyun içinden çıkardığında nefes almıyordu. Küçük çocuk hemen helikopterle hastaneye kaldırılıp, yoğun bakıma alındı.
Hayatını kurtarmak için uğraşan doktorlar, tam üç saat 18 dakika sonra tekrar kalbinin atmasını sağlamayı başardılar.
Klinik yöneticisi Prof. Dr. Lothar Schweigerer, "Buna benzer bir şeyi hiç yaşamadım. Onun yaşındaki çocuklar suyun altında sadece birkaç dakika kalsalar da yaşama dönemiyorlar." açıklamasını yaptı.
Ancak Paul'un doktorları ve ailesini şaşırtması bununla kalmadı.
Paul, hayata dönmesinin ardından ailesine yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Cennette Büyükanne Emmi ile birlikteydim. Bana hemen aşağıya dönmem gerektiğini söyledi."
9 Nisan 2010 Cuma
Cenette büyükannemi gördüm!
Etiketler:
almanya,
emmi,
germany,
lychen,
ÖLÜM,
paul,
Prof. Dr. Lothar Schweigerer,
reankarnasyon
Ses kaydından korkunç gerçeğe
Paylaş
Geçen yıl 27 Mayıs'ta Çukurca Jandarma Tugay'ına bağlı askeri birlik Hantepe bölgesine giderken geçtiği arazide el yapımı mayın patlamış, 7 asker şehit olmuştu.
Olayla ilgili soruşturma başlatan Van Başsavcılığı, 7 askerin şehit eden patlamaya yol açan mayınların labaratuvar incelemesini yaptırdı. Buna göre, patlayan mayınlar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullandığı malzemeyle yapılmıştı.
Mayınların askerlerin görev bölgelerine giderken PKK saldırısına uğramamaları, yani askerlerin güvenliği için döşendiği de ortaya çıktı.
Bazı gazetelerde çıkan haberler üzerine açıklama yapan Van Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 askerin şehit olduğu olayla ilgili bazı askerlerin ''bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olmak'' suçuyla yargılanabileceği görüşünü belirtti.
Ancak, yasa gereği bu olayla ilgili soruşturma ve yargılama görevinin askeri mahkemelerde olduğunu vurgulayan Başsavcılık, hazırlanan soruşturma dosyasının Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderildiğini de açıkladı.
SKANDAL NASIL ORTAYA ÇIKTI
? Çukurca’da şehit olan oğlu Deniz Demirci’yi toprağa verirken PKK’ya lanet okuyan anne Raziye Demirci, bir süre sonra internete düşen iki komutanın ses kaydında “Mayını biz koyduk” ifadesi üzerine suç duyurusunda bulunmuştu.
Demirci ile birlikte şehit Kemal Özevin, Adil Yıldız ve Cafer Yıldız’ın babaları Halil Özevin, İsmail Yıldız ve Nail Çelik yasal mücadele başlattı ve sonuca ulaştı.
Halil Özevin, "Bize PKK demişlerdi. İnternete düşen ses kayıtlarında söylenenlerin gerçek çıkmaması için dua ettim" dedi.
Olay, demokratik açılım sürecini de olumsuz etkilemişti. DTP’li Ahmet Türk’le konuşması beklenen Başbakan Erdoğan, görüşmeyi iptal etmişti.
İNTERNETTEKİ O SES KAYDI
Çukurca’da 7 askeri şehit eden mayın patlamasının ardından Tuğgeneral Zeki Es, Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Yarbay Taner ile XXX komutanın kendi aralarındaki konuşma internete düşmüştü. O diyaloglardan bazıları şöyleydi: ZEKİ ES: (İlk görüşme) Komutanım uzaktan komutalı değil. Maalesef.. Biliyorsunuz bunları korumak için bizzat kendim yerleştirdim. Komutanım sizi böyle sıkıntıya soktuğum için kahroluyorum.
GÜRBÜZ KAYA: Hiçbir sıkıntı yok bak, hiçbir sıkıntı yok. Biz aynen planladığımızı uygularız. Hiç önemli değil. Kahrolacak bir şey yok.
YARBAY TANER:?(İkinci görüşmede Es’e) Yukarıya mayını terör örgütü döşedi şeklinde bildirdik. (Rapora tümen komutanının birkaç kez baktığını ve o şekilde yazdıklarını da ekliyor konuşmasında.)
XXX KOMUTAN: (3. telefon görüşmesinde Es’e) Zeki bu konuşmaların hepsi kayıt ediliyormuş, fazla konuşma. Sabah GES Komutanı beni aradı söyledi.
Geçen yıl Çukurca Hantepe'de patlayan mayınlar askerler Ziya Bener, Deniz demirci, Özkan Dumlu, Cafer Çelik, Kemal Özer, Adil Yılmaz ve Oğuz Kır'ın şehit olmasına yol açmıştı.
Geçen yıl 27 Mayıs'ta Çukurca Jandarma Tugay'ına bağlı askeri birlik Hantepe bölgesine giderken geçtiği arazide el yapımı mayın patlamış, 7 asker şehit olmuştu.
Olayla ilgili soruşturma başlatan Van Başsavcılığı, 7 askerin şehit eden patlamaya yol açan mayınların labaratuvar incelemesini yaptırdı. Buna göre, patlayan mayınlar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullandığı malzemeyle yapılmıştı.
Mayınların askerlerin görev bölgelerine giderken PKK saldırısına uğramamaları, yani askerlerin güvenliği için döşendiği de ortaya çıktı.
Bazı gazetelerde çıkan haberler üzerine açıklama yapan Van Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 askerin şehit olduğu olayla ilgili bazı askerlerin ''bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olmak'' suçuyla yargılanabileceği görüşünü belirtti.
Ancak, yasa gereği bu olayla ilgili soruşturma ve yargılama görevinin askeri mahkemelerde olduğunu vurgulayan Başsavcılık, hazırlanan soruşturma dosyasının Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderildiğini de açıkladı.
SKANDAL NASIL ORTAYA ÇIKTI
? Çukurca’da şehit olan oğlu Deniz Demirci’yi toprağa verirken PKK’ya lanet okuyan anne Raziye Demirci, bir süre sonra internete düşen iki komutanın ses kaydında “Mayını biz koyduk” ifadesi üzerine suç duyurusunda bulunmuştu.
Demirci ile birlikte şehit Kemal Özevin, Adil Yıldız ve Cafer Yıldız’ın babaları Halil Özevin, İsmail Yıldız ve Nail Çelik yasal mücadele başlattı ve sonuca ulaştı.
Halil Özevin, "Bize PKK demişlerdi. İnternete düşen ses kayıtlarında söylenenlerin gerçek çıkmaması için dua ettim" dedi.
Olay, demokratik açılım sürecini de olumsuz etkilemişti. DTP’li Ahmet Türk’le konuşması beklenen Başbakan Erdoğan, görüşmeyi iptal etmişti.
İNTERNETTEKİ O SES KAYDI
Çukurca’da 7 askeri şehit eden mayın patlamasının ardından Tuğgeneral Zeki Es, Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Yarbay Taner ile XXX komutanın kendi aralarındaki konuşma internete düşmüştü. O diyaloglardan bazıları şöyleydi: ZEKİ ES: (İlk görüşme) Komutanım uzaktan komutalı değil. Maalesef.. Biliyorsunuz bunları korumak için bizzat kendim yerleştirdim. Komutanım sizi böyle sıkıntıya soktuğum için kahroluyorum.
GÜRBÜZ KAYA: Hiçbir sıkıntı yok bak, hiçbir sıkıntı yok. Biz aynen planladığımızı uygularız. Hiç önemli değil. Kahrolacak bir şey yok.
YARBAY TANER:?(İkinci görüşmede Es’e) Yukarıya mayını terör örgütü döşedi şeklinde bildirdik. (Rapora tümen komutanının birkaç kez baktığını ve o şekilde yazdıklarını da ekliyor konuşmasında.)
XXX KOMUTAN: (3. telefon görüşmesinde Es’e) Zeki bu konuşmaların hepsi kayıt ediliyormuş, fazla konuşma. Sabah GES Komutanı beni aradı söyledi.
Geçen yıl Çukurca Hantepe'de patlayan mayınlar askerler Ziya Bener, Deniz demirci, Özkan Dumlu, Cafer Çelik, Kemal Özer, Adil Yılmaz ve Oğuz Kır'ın şehit olmasına yol açmıştı.
Nerden baksan adaletsiz...
Paylaş
Tecavüz mağduru kızın 'psikolojisinin etkilenip etkilenmediği'nin anlaşılması için rapor istenen Adli Tıp Kurumu 2011'e randevu verdi. İki kez intihara teşebbüs eden kız için daha erken rapor verilmesi istemini de kurum reddetti: İş çok...
11:04
09 Nisan 2010
Radikal Gazetesi'nde İsmail Saymaz imzası ile yeralan habere göre, öğretmeni tarafından tecavüze uğrayan öğrencinin ‘ruh sağlığının bozulup bozulmadığı’nın anlaşılması için rapor istenen Adli Tıp kurumu 15 ay sonraya randevu verdi.
Mahkeme, sürenin öne çekilmesini isteyince ATK, ‘iş yükü’ gerekçesiyle reddetti. ATK, “Günlük bakabileceğimiz hasta sayısı kadar randevu verilmektedir. Randevu tarihinin öne çekilmesi durumunda yeni verilecek tarihteki randevulu vakalar muayene edilemeyeceğinden tarihin öne çekilmesi mümkün değildir” dedi.
Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, ATK’nin randevu tarihini ‘sistem’ sorununa bağlıyor.
İstanbul’da, Mart 2008’de, bir lise öğretmeni 17 yaşındaki kız öğrencisini evine götürdü. İddiaya göre evde tecavüze yeltendi. Öğrenci, saldırıyı altı ay boyunca gizledi. Bu süreçte iki kez intihara kalkıştı. Daha sonra diğer öğretmenlerine anlattı.
Öğretmenlerin gayretiyle 3 Aralık 2008’de şikâyetçi oldu. İlk muayenede, bakire olduğu ama kızlık zarının zarar gördüğü belirlendi. Bu arada öğrenci, 2009 yılı içerisinde bir kere jiletle avuçlarını kesti, 3 Temmuz 2009’da ilaçla intihara kalkıştı.
ÖĞRETMEN MESLEKTEN ATILDI
Meslekten ihraç edilen öğretmene Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, TCK’nin (TCK) 103. maddesine göre ‘çocuğa cinsel istismar’ suçlamasıyla dava açıldı. Mahkeme, 18 Eylül 2009’da görülen duruşmada, psikiyatrik inceleme için ATK’den randevu istenmesine karar verdi. ATK 8 Temmuz 2011’e randevu verdi. Mahkeme, 9 Aralık 2009’da, randevunun daha öne çekilmesini istedi. Ancak 15 Ocak 2010’da ATK Başkanı Haluk İnce’den gelen yanıt, vahim manzaraya işaret ediyordu: "MÜMKÜN DEĞİL" “Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nda görevli çocuk psikiyatrisi ve psikiyatri uzmanlarının günlük bakabileceği hasta sayısı kadar randevu verilmektedir. Randevu tarihinin öne çekilmesi durumunda yeni verilecek tarihteki randevulu vakalar muayene edilemeyeceğinden randevu tarihinin öne çekilmesi mümkün değildir.” Son duruşma, 1 Nisan’da görüldü. Mahkeme Başkanı Meryem Üstüner, Yargıtay’a atandığı, yerine geçici başkan nezaret ettiği için kararsız kalındı. Duruşmada, “TCK’nın 103/6’nın yerine getirilmesinin çalışılmasına...” diye karar çıktı.
‘Çocuğa cinsel istismar’ı düzenleyen TCK 103. maddenin altıncı fıkrasında, “Mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur” şeklindeki, cezayı artıran bir hüküm yer alıyor. Bu koşulun sağlanması için ‘beden ve ruh sağlığının’ bozulduğunu saptayan rapor isteniyor. Yasada olmamasına rağmen uygulama, raporun ATK’dan alınması yönünde işletiliyor.
ÜNİVERSİTEDEN ATILABİLİR
Oysaki ATK’nın 15 Ocak 2010’daki yazısında bile, üniversitelerin Çocuk Psikiyatrisi ve Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan rapor aldırılması öneriliyor. Ve aslında dava Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyada, benzer bir rapor bulunuyor. İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Polikliniği’nin 21 Mayıs 2009 tarihli raporu, cinsel saldırıya işaret ediyor: “Travma sonrası stres bozukluğu, ileri düzeyde işlev kaybı ve Major depresyon tanılarının, kişinin sağlığını ve algılama yeteneğini basit tıbbi müdahaleyle giderilmeyecek düzeyde bozduğu, ruhsal bozuklukların kalıcı bozukluk niteliği yönünden izlenmesi ve altı ay sonra değerlendirilmesinin uygun olacağı...”
Tecavüz mağduru kızın 'psikolojisinin etkilenip etkilenmediği'nin anlaşılması için rapor istenen Adli Tıp Kurumu 2011'e randevu verdi. İki kez intihara teşebbüs eden kız için daha erken rapor verilmesi istemini de kurum reddetti: İş çok...
11:04
09 Nisan 2010
Radikal Gazetesi'nde İsmail Saymaz imzası ile yeralan habere göre, öğretmeni tarafından tecavüze uğrayan öğrencinin ‘ruh sağlığının bozulup bozulmadığı’nın anlaşılması için rapor istenen Adli Tıp kurumu 15 ay sonraya randevu verdi.
Mahkeme, sürenin öne çekilmesini isteyince ATK, ‘iş yükü’ gerekçesiyle reddetti. ATK, “Günlük bakabileceğimiz hasta sayısı kadar randevu verilmektedir. Randevu tarihinin öne çekilmesi durumunda yeni verilecek tarihteki randevulu vakalar muayene edilemeyeceğinden tarihin öne çekilmesi mümkün değildir” dedi.
Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, ATK’nin randevu tarihini ‘sistem’ sorununa bağlıyor.
İstanbul’da, Mart 2008’de, bir lise öğretmeni 17 yaşındaki kız öğrencisini evine götürdü. İddiaya göre evde tecavüze yeltendi. Öğrenci, saldırıyı altı ay boyunca gizledi. Bu süreçte iki kez intihara kalkıştı. Daha sonra diğer öğretmenlerine anlattı.
Öğretmenlerin gayretiyle 3 Aralık 2008’de şikâyetçi oldu. İlk muayenede, bakire olduğu ama kızlık zarının zarar gördüğü belirlendi. Bu arada öğrenci, 2009 yılı içerisinde bir kere jiletle avuçlarını kesti, 3 Temmuz 2009’da ilaçla intihara kalkıştı.
ÖĞRETMEN MESLEKTEN ATILDI
Meslekten ihraç edilen öğretmene Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, TCK’nin (TCK) 103. maddesine göre ‘çocuğa cinsel istismar’ suçlamasıyla dava açıldı. Mahkeme, 18 Eylül 2009’da görülen duruşmada, psikiyatrik inceleme için ATK’den randevu istenmesine karar verdi. ATK 8 Temmuz 2011’e randevu verdi. Mahkeme, 9 Aralık 2009’da, randevunun daha öne çekilmesini istedi. Ancak 15 Ocak 2010’da ATK Başkanı Haluk İnce’den gelen yanıt, vahim manzaraya işaret ediyordu: "MÜMKÜN DEĞİL" “Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nda görevli çocuk psikiyatrisi ve psikiyatri uzmanlarının günlük bakabileceği hasta sayısı kadar randevu verilmektedir. Randevu tarihinin öne çekilmesi durumunda yeni verilecek tarihteki randevulu vakalar muayene edilemeyeceğinden randevu tarihinin öne çekilmesi mümkün değildir.” Son duruşma, 1 Nisan’da görüldü. Mahkeme Başkanı Meryem Üstüner, Yargıtay’a atandığı, yerine geçici başkan nezaret ettiği için kararsız kalındı. Duruşmada, “TCK’nın 103/6’nın yerine getirilmesinin çalışılmasına...” diye karar çıktı.
‘Çocuğa cinsel istismar’ı düzenleyen TCK 103. maddenin altıncı fıkrasında, “Mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur” şeklindeki, cezayı artıran bir hüküm yer alıyor. Bu koşulun sağlanması için ‘beden ve ruh sağlığının’ bozulduğunu saptayan rapor isteniyor. Yasada olmamasına rağmen uygulama, raporun ATK’dan alınması yönünde işletiliyor.
ÜNİVERSİTEDEN ATILABİLİR
Oysaki ATK’nın 15 Ocak 2010’daki yazısında bile, üniversitelerin Çocuk Psikiyatrisi ve Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan rapor aldırılması öneriliyor. Ve aslında dava Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyada, benzer bir rapor bulunuyor. İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Polikliniği’nin 21 Mayıs 2009 tarihli raporu, cinsel saldırıya işaret ediyor: “Travma sonrası stres bozukluğu, ileri düzeyde işlev kaybı ve Major depresyon tanılarının, kişinin sağlığını ve algılama yeteneğini basit tıbbi müdahaleyle giderilmeyecek düzeyde bozduğu, ruhsal bozuklukların kalıcı bozukluk niteliği yönünden izlenmesi ve altı ay sonra değerlendirilmesinin uygun olacağı...”
Etiketler:
adli tıp,
ismail saymaz,
ÖĞRETMEN,
Prof. Dr. Ümit Biçer,
radikal,
tecavüz
İstanbul Emniyeti Çocuk Şubesi, Yetiştirilmek Üzere 1000 Adet Çocuk Polis Alıyor
Paylaş
Türkiye'nin önemli sorunlarından biri halini almaya başlayan ve sayısı hızla artan çocuk suçlular için İstanbul Emniyeti devrim niteliğinde bir adım atmaya hazırlanıyor. Suça bulaşmış ya da her an bulaşabilecek çocukları ıslah ederek topluma kazandırmayı amaçlayan "Minik Polisler" projesi kapsamında, ilk etapta pilot bölge olarak belirlenen Kağıthane'den seçilen 1000 adet çocuk, Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis olarak istihdam edilecek.
Orta Afrika Modeli Esas Alındı
Projenin tanıtımı amacıyla bu sabah bir basın toplantısı düzenleyen Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Genel Sekreteri Fahri Ersönmez, "Minik Polisler" projesi için bazı Afrika ülkelerindeki "çocuk askerler" uygulamasından ilham alındığını belirterek, "Özellikle Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki iç savaş sırasında uygulanan çocukları askere alma politikasının savaşın seyrini değiştirecek bir başarıya ulaştığını gördükten sonra kafamızda hiç bir soru işareti kalmadı." şeklinde konuştu.
Taş Atan Çocuklara Karşı Biber Gazı Atan Çocuklar
Açıklamasında, projeyle yetiştirilecek çocuk polislerin, öncelikle kendi akranlarının işledikleri suçlara karşı mücadelede kullanılacaklarını söyleyen Ersönmez, "Zaten yaşını başını almış adamlar olarak bacak kadar veletlerin peşinden koşmak bizim de ağırımıza gidiyordu. Ayrıca aradaki güç farkından dolayı bizim polislerimizin müdahalesi zaman zaman ayarsız kaçabiliyor. Bu yüzden tıpkı mahalle maçlarındaki gibi bırakalım çocuklar kendi aralarında kozlarını paylaşsınlar, taş atan çocuklara karşı biber gazı atan çocuklar, hem daha adil bir mücadele olacak, hem de inanıyorum ki toplumsal olaylarda sokaklar daha neşeli bir havaya bürünecek." diyerek, yeni uygulamanın emniyet camiasınca da memnuniyetle karşılandığını ifade etti.
Proje kapsamında motorize ekipler kurulacağını da belirten Ersönmez, sözlerine şöyle devam etti: "Motorsikletli yunuslar yerine, bisikletli plankton ekipleri kurmayı düşünüyoruz. Çocuk polislerin devreye alınmasından sonra sivil polislerimize simit-poğaça satırmak uygulamasına da son vereceğiz. Zaten bir şey de satamıyordu arkadaşlar. Bunun yerine selpakçı, boyacı çocuklar kullanarak bir yandan işimizi yaparken bir yandan da kurumun döner sermayesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz.”
Aileler için Erken Emeklilik Cezbedici
Sivil toplum örgütleri projeye tepki gösterseler de aileler gelişmelerden oldukça memnun görünüyorlar. 6 ve 8 yaşlarında iki çocuk babası Nihat Doğan(36), alımlar başladığında ilk kendi çocuklarını götüreceğini söylerek “Zaten pek okuyacakları yok, bir kaç yıl sonra da zor şartlarda büyümelerinin hıncını benden ve çevrelerinden çıkartır, tinerle, kubarla günü geçirirler. Oysa çocuk polis olmaya hak kazandıklarında streslerini atabilecekleri, kendilerine güvenlerini kazanacakları bir çok toplumsal olaya müdahil olacaklar. Zaten 30-35 yaşında emeklilikleri de gelir, bizden çıkarlar.” dedi
6-14 yaş arası çocukları kapsayan "Minik Polisler" projesi için başvurular, 23 nisan-07 Mayıs 2010 tarihleri arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yapılabilecek.
Türkiye'nin önemli sorunlarından biri halini almaya başlayan ve sayısı hızla artan çocuk suçlular için İstanbul Emniyeti devrim niteliğinde bir adım atmaya hazırlanıyor. Suça bulaşmış ya da her an bulaşabilecek çocukları ıslah ederek topluma kazandırmayı amaçlayan "Minik Polisler" projesi kapsamında, ilk etapta pilot bölge olarak belirlenen Kağıthane'den seçilen 1000 adet çocuk, Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis olarak istihdam edilecek.
Orta Afrika Modeli Esas Alındı
Projenin tanıtımı amacıyla bu sabah bir basın toplantısı düzenleyen Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Genel Sekreteri Fahri Ersönmez, "Minik Polisler" projesi için bazı Afrika ülkelerindeki "çocuk askerler" uygulamasından ilham alındığını belirterek, "Özellikle Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki iç savaş sırasında uygulanan çocukları askere alma politikasının savaşın seyrini değiştirecek bir başarıya ulaştığını gördükten sonra kafamızda hiç bir soru işareti kalmadı." şeklinde konuştu.
Taş Atan Çocuklara Karşı Biber Gazı Atan Çocuklar
Açıklamasında, projeyle yetiştirilecek çocuk polislerin, öncelikle kendi akranlarının işledikleri suçlara karşı mücadelede kullanılacaklarını söyleyen Ersönmez, "Zaten yaşını başını almış adamlar olarak bacak kadar veletlerin peşinden koşmak bizim de ağırımıza gidiyordu. Ayrıca aradaki güç farkından dolayı bizim polislerimizin müdahalesi zaman zaman ayarsız kaçabiliyor. Bu yüzden tıpkı mahalle maçlarındaki gibi bırakalım çocuklar kendi aralarında kozlarını paylaşsınlar, taş atan çocuklara karşı biber gazı atan çocuklar, hem daha adil bir mücadele olacak, hem de inanıyorum ki toplumsal olaylarda sokaklar daha neşeli bir havaya bürünecek." diyerek, yeni uygulamanın emniyet camiasınca da memnuniyetle karşılandığını ifade etti.
Proje kapsamında motorize ekipler kurulacağını da belirten Ersönmez, sözlerine şöyle devam etti: "Motorsikletli yunuslar yerine, bisikletli plankton ekipleri kurmayı düşünüyoruz. Çocuk polislerin devreye alınmasından sonra sivil polislerimize simit-poğaça satırmak uygulamasına da son vereceğiz. Zaten bir şey de satamıyordu arkadaşlar. Bunun yerine selpakçı, boyacı çocuklar kullanarak bir yandan işimizi yaparken bir yandan da kurumun döner sermayesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz.”
Aileler için Erken Emeklilik Cezbedici
Sivil toplum örgütleri projeye tepki gösterseler de aileler gelişmelerden oldukça memnun görünüyorlar. 6 ve 8 yaşlarında iki çocuk babası Nihat Doğan(36), alımlar başladığında ilk kendi çocuklarını götüreceğini söylerek “Zaten pek okuyacakları yok, bir kaç yıl sonra da zor şartlarda büyümelerinin hıncını benden ve çevrelerinden çıkartır, tinerle, kubarla günü geçirirler. Oysa çocuk polis olmaya hak kazandıklarında streslerini atabilecekleri, kendilerine güvenlerini kazanacakları bir çok toplumsal olaya müdahil olacaklar. Zaten 30-35 yaşında emeklilikleri de gelir, bizden çıkarlar.” dedi
6-14 yaş arası çocukları kapsayan "Minik Polisler" projesi için başvurular, 23 nisan-07 Mayıs 2010 tarihleri arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yapılabilecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)